Bir süre önce uyanmıştı
toprak ana,
Bahar yağmurlarına kana
kana,
Can suyu olmuştu çiçeğe,
yaprağa,
Ademoğlu tohumunu
atmıştı toprağa,
Güneşin ışıkları
kalpleri ısıttı,
Kalplerdeki sıcaklığı
toprağa yansıttı.
Tohumlar filizlendi,
çiçekler açtı,
Yeryüzünün uyanması neşe
saçtı.
Güneş gülücük dağıttı
önüne gelene,
Güzel bir yaz oldu
değerini bilene,
Daldık gittik uzun bir
rüyaya,
Deniz, kum, balık…
Çimenler üzerine uzandı
kalabalık.
Dün gölgesine yattığımız
meşe,
Dayanamamış artık
güneşe,
Yemyeşil yapraklar
neşesiz,
Hasta olmuş sanki
yüzleri renksiz.
Kavak ağacı da aynı
dertte,
Geçmiş kendinden
nasılsa,
Diplerinde diz boyu
olmuş gazel,
Bu şekliyle de ayrı bir
güzel,
Sular soğumuş derelerde,
Dünkü görünen balıklar
nerede?
Hayattan sonra ölüm
geliyor,
Her can bir bir görevini
biliyor.
Bilmeyen biri varsa o da
insandır.
Hep sanır ki mevsim
nisandır.
Hayat bu…
Bunun kışı da var yazı
da,
Bazen ağlatır dertli
dertli,
Bazen insana çaldırır
sazı da.
Yeryüzünün bu renkleri,
Anlatır anlayana
gerçekleri,
Bir damlayla başlayan
hayat,
Herkese meydan okur da,
Süre doldu denilince,
Okunacaklar biter,
Yeşille başlayan hayat,
Kurumuş çalılara döner.
Bilemezsin kaç baharın
var,
Kaç yazın kaldı?
Ölümü hesaba
katmayanları,
Bir anda telaş sardı.
Ölüden diri çıkaran,
Diriden ölü çıkaran,
Mülkün sahibi,
Şu sonbahar gibi biz de,
Yaşamaktayız aynı
günleri,
Baharımız, yazımız güzeldi,
Sonbaharımız da güzel
olsun.
16/11/2015
Cemil UYGUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder