Medeni dünyaya şöyle bir bakın,
Timsah gözyaşı aldatmasın sakın.
İslam dünyasına yapılan akın.
Nasıl medeniyet, nasıl insanlık?
Batan bir dikenle kıyamet kopar,
Allah'ın yerine paraya tapar.
Garibandan çeyrek ekmeği kapar,
Nasıl medeniyet, nasıl insanlık?
Dost olur menfaat için yalandan,
Hayır olmaz geçtiği yerde kalandan,
Hiç vazgeçmezler etrafı talandan,
Nasıl medeniyet, nasıl insanlık?
Artık gelsin öze dönme zamanı,
Bitsin etrafın bu tozu dumanı,
Bırakalım el açmayı, amanı,
Nasıl medeniyet, nasıl insanlık?
Ayrı kalırsak mahvolur biteriz.
Birlik olursak biz bize yeteriz.
Dünyayı düşmanlara dar ederiz.
Nasıl medeniyet, nasıl insanlık?
24/03/2016
Cemil UYGUN
24 Mart 2016 Perşembe
8 Mart 2016 Salı
FATSA
Denizin kenarında bir şehir,
Her tarafında yer alır nehir,
İnkar edilmez güzellik zahir,
Dillere destan güzellik Fatsa.
Önemli gelir kaynağı fındık.
Kış mevsimi için dolar sandık.
Yokluk yılında eskiyi andık.
Dillere destan güzellik Fatsa.
Çok az olsa da ekilir mısır.
Deniz önüne serilmiş hasır.
İlçe olması olmuş bir asır.
Dillere destan güzellik Fatsa.
Simge olmuş kavlan ağaçları.
Dallarında barındırır kuşları.
Tepeler güzel olur kışları.
Dillere destan güzellik Fatsa.
Bir dönem oldu büyük sıkıntı.
Sağ sol diye yaşadı yıkıntı.
Çok insanı kaybetti akıntı.
Dillere destan güzellik Fatsa.
Yenilendi güzel sahil yolu.
Nüfus arttı her yer insan dolu.
Çaresiz kalmasın eli kolu.
Dillere destan güzellik Fatsa.
Saymakla bitmez güzellik sende.
Hayalinle durur bu can tende.
Güneşin de güzeldir gölgen de.
Dillere destan güzellik Fatsa.
08703/2016
Cemil UYGUN
7 Mart 2016 Pazartesi
BİTER Mİ?
Aziz vatan neden bahtın hep kara?
Bu sefer bomba hedefi Ankara,
Nasıl sarılacak bu derin yara?
Bu acılar bitsin desem biter mi?
Nasıl sarılacak bu derin yara?
Bu acılar bitsin desem biter mi?
Her köşesi ayrı bir cennet vatan,
Rahat değil bu gün altında yatan,
Farklı olması ayrı değer katan,
Bu geceler bitsin desem biter mi?
Rahat değil bu gün altında yatan,
Farklı olması ayrı değer katan,
Bu geceler bitsin desem biter mi?
Cephelerde gücümüze güç kattık,
Aç karnına taşlar üstünde yattık,
Ne oldu da birbirimizi sattık?
Bu sancılar bitsin desem biter mi?
Aç karnına taşlar üstünde yattık,
Ne oldu da birbirimizi sattık?
Bu sancılar bitsin desem biter mi?
Oyunlar sırasıyla geliyor bak,
Başın gittiği yere gitmez ayak,
Aldı yürüdü nefret ile firak,
Bu geceler bitsin desem biter mi?
Başın gittiği yere gitmez ayak,
Aldı yürüdü nefret ile firak,
Bu geceler bitsin desem biter mi?
Gelin yine olalım büyük millet,
Gitsin üzerimizdeki bu zillet,
Bizi bize düşürmesin bu illet,
Bu acılar bitsin desem biter mi?
Gitsin üzerimizdeki bu zillet,
Bizi bize düşürmesin bu illet,
Bu acılar bitsin desem biter mi?
19/02/2016
Cemil UYGUN
Cemil UYGUN
17 Şubatta Ankara’da meydana gelen
patlama ile aynı gün değişik yerlerde şehit düşenlere rahmet, kederli
ailelerine sabırlar ve bu acı haberlerin bitmesi temennisiyle…
DOĞAN NEDEN AĞLAR?
Bir damla sudur insanın temeli,
Var mıydı dünyaya gelme emeli?
Olmadı ondan daha mükemmeli,
Dünyaya gelirken ağladı insan.
Olmadı ondan daha mükemmeli,
Dünyaya gelirken ağladı insan.
Bir canlı, suyun içersinde yüzen,
Hesap edilmiş inceden bir düzen,
Karanlık ortamdan etrafı süzen,
Dünyaya gelirken ağladı insan.
Hesap edilmiş inceden bir düzen,
Karanlık ortamdan etrafı süzen,
Dünyaya gelirken ağladı insan.
Nerden bilsin dünyanın nimetini,
Verilen görev, mevla hikmetini,
Dünya için yazılmış mihnetini,
Dünyaya geldiğine ağladı insan.
Verilen görev, mevla hikmetini,
Dünya için yazılmış mihnetini,
Dünyaya geldiğine ağladı insan.
Dünyaya alışmak oldu çok kolay,
Etraf kalabalık sanki bir alay,
Her günü ayrı bir köşede olay,
Dünyaya gelirken ağladı insan.
Etraf kalabalık sanki bir alay,
Her günü ayrı bir köşede olay,
Dünyaya gelirken ağladı insan.
Ağlayarak geldiği dünya ne hoş,
İstediğin kadar oyna, ister koş,
Verilen süre içinde durma coş,
Dünyaya gelirken ağladı insan.
İstediğin kadar oyna, ister koş,
Verilen süre içinde durma coş,
Dünyaya gelirken ağladı insan.
Güzel nimetler elinin altında,
Dereceni artır hakkın katında,
Zamanın doldu, musalla taşında,
Dünyaya geldiğine ağladı insan.
Dereceni artır hakkın katında,
Zamanın doldu, musalla taşında,
Dünyaya geldiğine ağladı insan.
Doğunca neşe vermiştin herkese,
Bak şimdi veda ettin o nefese,
Can kuşu sığmaz oldu bu kafese,
Dünyadan giderken ağlattı insan.
Bak şimdi veda ettin o nefese,
Can kuşu sığmaz oldu bu kafese,
Dünyadan giderken ağlattı insan.
15/02/2016
Cemil UYGUN
Cemil UYGUN
YA RAB!
Doğru okumadık yüce kitabı,
Anlayamadık ondaki hitabı,
Ölüler oldu onun muhatabı,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Ölüler oldu onun muhatabı,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Bilim teknik nerde, işimiz alem,
Perişan haldeyiz yazamaz kalem,
Her köşe başında ayrı bir elem,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Perişan haldeyiz yazamaz kalem,
Her köşe başında ayrı bir elem,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Doğal kaynaklarımızı kaptırdık,
Kabe etrafına villa yaptırdık,
Nice insanı tağuta taptırdık,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Kabe etrafına villa yaptırdık,
Nice insanı tağuta taptırdık,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Her taşın altında artık bir tuzak,
Bir avuç zengin garibandan uzak,
Onlarca insanın altında kızak,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Bir avuç zengin garibandan uzak,
Onlarca insanın altında kızak,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Liderlik varken nasıl olduk piyon?
Zehir saçmaya devam eder siyon,
Huzur kalmadı ki her gün aksiyon,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Zehir saçmaya devam eder siyon,
Huzur kalmadı ki her gün aksiyon,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Sürünmek yetti artık bu ümmete,
Ne kadar muhtacız yüce himmete,
Veda edelim girilen zulmete,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Ne kadar muhtacız yüce himmete,
Veda edelim girilen zulmete,
Bu ümmetin yanlışı nedir ya rab?
Gelin yeniden huzuru bulalım,
Dostu düşmanı iyice bilelim,
Kanlı göz yaşlarımızı silelim,
Bunları bize nasip eyle ya rab!
Dostu düşmanı iyice bilelim,
Kanlı göz yaşlarımızı silelim,
Bunları bize nasip eyle ya rab!
05/02/2016
Cemil UYGUN
Cemil UYGUN
NELER OLDU?
Ne varsa verilen hepsi emanet,
Neden her köşe başı bir ihanet?
Sanki yakında kopacak kıyamet.
Güçlü olan zayıfı ezer oldu.
Eline baksana; neden beş parmak?
Mümkün mü ki fazla diye koparmak,
Verilen asıl görev yara sarmak,
Kadınlar hayatından bezer oldu.
Bir çoğunun morarmış yüzü gözü,
Hep güzellik aslında onun özü,
Her gün yüreklere düşen bu közü,
Gazete haberleri yazar oldu.
Bir umut var, güzellik olsun diye,
Zor mudur kıt imkanlarla hediye?
Bedeller ağır, imkansız tediye,
Katiller aramızda gezer oldu.
Sonunda karşımıza çıkar hesap,
Sakın bunları gizler sanma kitap,
Yüce mahkemede halimiz bitap,
Bir avuç toprak mezar oldu.
Gerek var mı etmeye dünyayı dar,
Kıymet bilerek olalım bahtiyar,
Bir gün sen de olacaksın ihtiyar,
Bu hale gelmek ne kadar zor oldu.
03/02/2016
Cemil UYGUN
Neden her köşe başı bir ihanet?
Sanki yakında kopacak kıyamet.
Güçlü olan zayıfı ezer oldu.
Eline baksana; neden beş parmak?
Mümkün mü ki fazla diye koparmak,
Verilen asıl görev yara sarmak,
Kadınlar hayatından bezer oldu.
Bir çoğunun morarmış yüzü gözü,
Hep güzellik aslında onun özü,
Her gün yüreklere düşen bu közü,
Gazete haberleri yazar oldu.
Bir umut var, güzellik olsun diye,
Zor mudur kıt imkanlarla hediye?
Bedeller ağır, imkansız tediye,
Katiller aramızda gezer oldu.
Sonunda karşımıza çıkar hesap,
Sakın bunları gizler sanma kitap,
Yüce mahkemede halimiz bitap,
Bir avuç toprak mezar oldu.
Gerek var mı etmeye dünyayı dar,
Kıymet bilerek olalım bahtiyar,
Bir gün sen de olacaksın ihtiyar,
Bu hale gelmek ne kadar zor oldu.
03/02/2016
Cemil UYGUN
KAR TANELERİ
Kimine eğlence, kimine barınma derdi,
Semadan rahmeti getiren kar
taneleri.
Kimine mutluluk, kimine sıkıntı verdi,
Kurak baharları gideren kar taneleri.
Hava soğudu, günler kısaldıkça kısaldı.
Fırsatı bulan yakacağı önceden aldı.
Gariban sıcak kış görme hayaline daldı.
Dertlerle zevkleri getiren kar taneleri.
İlk önce kendini yüksek tepede gösterdi.
Hazırlık yapılması için haberi verdi.
Bu güzel manzarası görmeye değerdi.
Büyük sıkıntıyı getiren kar taneleri.
Gün geçtikçe cesaretlenip indi düzlere,
Ağır geldi yükünü çekmek bazı dizlere,
İnkar edilmez eğlence getirdi bizlere,
Geçit vermeyen dağlar oldu kar taneleri.
Canlı olan yeryüzü girdi ölüm rengine,
Tepelerden yuvarlanıp uzandı engine,
Şahit oldu darda kalanın hayat cengine,
Aşılmaz engeller getiren kar taneleri.
Biraz sitem ettim sözüme sakın darılma!
Biriktiğin yamaçlarda uslu dur kırılma!
Acele edip gitme yollarına sarılma!
Yeni hayatlar bırak bize kar taneleri.
24/01/2016
Cemil
UYGUN
Hz. YUSUF
Geldi dünyaya Kenan Diyarında
Büyük atası İbrahim’in ayarında
Kur’an’da geçti hayat hikayesi
İnsanlara kaldı onun mukayesesi
Hepsi on iki kardeş oldular
Her biri İsrailoğuları’nın bir boyu
Çok güzeldi yüzü ve de huyu
İnsanlara kaldı onun mukayesesi
Hepsi on iki kardeş oldular
Her biri İsrailoğuları’nın bir boyu
Çok güzeldi yüzü ve de huyu
Babasının yanında vardı ayrı yeri
Kardeşleri nasıl kıskandı bu eri
Gördü Yusuf çok özel bir rüya
Kimseye söylenmeyecekti güya
Baba Yakup bunu sır bildi
Günler birbiri ardınca geldi
Kıskanç kardeşler verdi kararı
O masuma tuzak kurmak için
Baba sevgisi ve rüyası bir süre daha
Onu tuttu kurulacak tuzaktan uzak
Hain kardeşler aldı Yusuf’u
Eğlenmek için gittiler kıra
Niyetlerini bozdular bir ara
Yusuf’u nasıl yok edeceklerdi
Karar veremediler bir türlü
Öldürmeye kıyamadılar
Buldular çareyi kuyuya atmakta
Babanın kurt yemesi korkusu
Geldi akıllarına, yalancı kana
Buladılar kardeşlerinin gömleğini
Ağlayarak vardılar baba huzuruna
Yusuf’u kurt kaptı bir anda
Biz de anlayamadık, inanmazsan
İşte Yusuf’tan kalan kanlı gömleği
Ne iyi kurtmuş bu
Gömleğe hiç zarar vermemiş
Plan olduğunu anlamıştı baba
Cahillerin buna aklı ermemiş
Karanlık kuyu, korkulu rüya
Kervan geldi kovayı daldırdı suya
Aç susuz masum bir çocuk
Kovayla çıktı yukarıya
Kuyuya attıkları yetmezmiş gibi
Kaçan köle diye satmazlar mı
Kervanın yolu düştü Mısır’a
Köle pazarı meşhurdu o sıra
Aziz çok sevdi o güzel yüzlüyü
Parasını verip aldı nur gözlüyü
Güzel yüzlü, peygamber nurlu
İnsana herkes olduğu gibi hayran
Züleyha da aşık oldu
Aşka karşılık verilmeyince
İntikam için gönderildi zindana
Zindanlar döndü gül bahçesine
Geç de olsa anlaşıldı iftira
Rüya tabiri oldu ona çare
Zindandan saraya görevli gitti
Mısır’ı baştan aşağı mamur etti
Gönüller yaptı, gönüller fethetti
Kıtlık, kardeşlerinin yolunu
Düşürdü Mısır’a kardeşlerine
Bir emirle istedi bütün ailesini
Herkese ispatladı hayat gailesini
Rüyada gösterilen gerçek oldu
Bu diyar onunla huzur buldu.
Kıtlık, kardeşlerinin yolunu
Düşürdü Mısır’a kardeşlerine
Bir emirle istedi bütün ailesini
Herkese ispatladı hayat gailesini
Rüyada gösterilen gerçek oldu
Bu diyar onunla huzur buldu.
19/01/2016
Cemil UYGUN
Cemil UYGUN
MEKKE ŞEHRİ
Arabistan çölü içinde bir şehir,
Peygamberim burada doğdu zahir,
Çölün orta yerinde zemzem nehir,
Şehirlerin anası Mekke
Şehri.
Ebu Kubeys adlı dağa yaslandın.
Bazen çöl yağmurlarıyla ıslandın.
Hac mevsimi geldi diye süslendin.
Şehirlerin anası Mekke
Şehri.
Üzerinde kuruldu Allah’ın evi.
İmkan bulana ziyaret görevi,
İfa eden mutludur bu ödevi.
Şehirlerin anası Mekke
Şehri.
Burda yaşadı uzun süre nebi.
Mevlası öğretti ona
edebi.
Güvenilir insanlardan ekibi.
Şehirlerin anası Mekke
Şehri.
Hira Dağında oku emri geldi.
Nurlarıyla karanlıkları deldi.
Zulme uğrayanın göz yaşın sildi.
Şehirlerin anası Mekke
Şehri.
Dar geldin nebiye yollar göründü.
Sıcak kumlarda günlerce yüründü.
Tuzak kurmak isteyenler süründü.
Şehirlerin anası Mekke
Şehri.
Zayıflar güç buldu erdi kemale.
Hasret kaldı insanlar gül cemale.
Şükür edip döndüler zül celale.
Şehirlerin anası Mekke
Şehri.
Sonunda kovduğuna açtın kucak,
Bayram etti bir anda köşe bucak.
Bu değerin sonsuza dek kalacak.
Şehirlerin anası Mekke
Şehri.
13/01/2016
Cemil
UYGUN
ŞEHİDİNE AĞLAYAN ORDU
Yine bir terör belası, yine bir şehit,
Anaların dilinden eksik olmaz ağıt,
Verdiği acıyı yazmaya yetmez kağıt,
Bu gün terör şehidine ağlayan Ordu.
Verdiği acıyı yazmaya yetmez kağıt,
Bu gün terör şehidine ağlayan Ordu.
Diyarbakır Sur İlçesinde oldu şehit.
Kanlı elbiseye melekler bile şahit.
Bu kahramana nasıl yapılacak lahit.
Duyanların yüreğini dağlayan Ordu.
Adam boyu kar nasıl gidilecek?
Şehit olma haberi kime verilecek?
Bu kara habere nasıl sabredilecek?
Yolların açılmasını sağlayan Ordu.
Yeni evli, yakında baba olacaktı.
Doğan yavruyu kucağına alacaktı.
Gelecek güzel hayallere dalacaktı.
Ak yerine karaları bağlayan Ordu.
Ne kadar insanı topladın bir araya.
Törenin yapıldı, hepsi girdi sıraya.
Nasıl çare bulunacaktır bu yaraya?
Azgın akan sular gibi çağlayan Ordu.
Doğacak bebeğin emanet kalanlara,
Yazıklar olsun ki kul köle olanlara.
Mevladan rahmet bu uğurda solanlara.
Vatan aşkını yeniden yağlayan Ordu.
Takdiri ilahi, elden hiç bir şey gelmez,
Yokluğun ne olduğunu herkes bilmez,
Bu talih varken garibanın yüzü gülmez.
Yine tek yürek olmayı sağlayan Ordu.
Düşmanların gözlerini dağlayan Ordu.
08/01/2016
Cemil UYGUN
Diyarbakır Sur ilçesinde 04/01/2016 tarihinde şehit olan; Ordu, Akkuş,
Salman’lı Jandarma Uzman Çavuş Nuh ÖZDEMİR’in anısına yazılmıştır.
SİNOP SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNİ ANMA YÜRÜYÜŞÜ
Yeni yıla girdiğimizin üçüncü günü,
Sinop’un nadir görülen karlı bir günü.
Sarıkamış Şehitleri anılacak,
Yürüyüşe davet edildi herkes.
Devam ediyor kar
Kaç gündür aralıklarla
Bu gün kutlama sahnesi gerçek olsun diye
İnadına sıklaştı kar tanecikleri…
Sarıkamış sahnesi tamamlandı sanki.
Ellerde bayraklar her yaştan insanlar
Bazen “şehitler ölmez”
Bazen dillerde “Allahü Ekber”
Yürüdük Eski Otagor’dan
Ellerde bayraklar, pankartlar.
İstikamet Şahin Tepesi…
Yürüyüş hızlı, heyecanlı,
Bazılarının kesildi nefesi.
Tepeye çıktıkça kar taneleri
Nasıl da başladı çoğalmaya.
Göz gözü görmez bir manzara…
Tarihi Sarıkamış olmasa da
Yaklaştı o günkü manzara.
Herkesin ayağında sağlam botları,
Üstünde kalın parkeleri, fesleri…
Bırakıp geldik biraz önce sıcak evleri,
Yanan sobaları, kaloriferleri…
Yaklaşık iki saat kar altında,
Üşümedik desem yalan olur
Lakin biraz sonra döneceğiz
Evimizde bizi bekleyen sıcaklığa.
Oysa Sarıkamış şehitlerinin
Ne ayağında vardı ne üstünde
Soğuktan koruyacak elbiseleri
Karavana umudu var mı idi
Kimse bilmiyor
Bir tas sıcak çorba hayal gibi…
Akşama ulaşılacak sıcak bir mekan
Üzerindekini kurutacak
Yırtılanın yenisini alacak
Bunların hayali bile uzak
Onların çilesini çekmesek de
Bembeyaz örtünün üzerinde
Yürüdük heyecanla,
Kimisine hatıra, kimine nostalji…
Birazdan yine sımsıcak evlerimize
Dönünce veda edecek şehitlerimize
Geriye kalansa üç beş resim
Kahramanları rahmet ve minnetle
Anmış olmanın huzuru…
O kahramanlar beyazlara
Gömülerek bulmuştu huzuru…
03/01/2016
Cemil UYGUN
Sinop’un nadir görülen karlı bir günü.
Sarıkamış Şehitleri anılacak,
Yürüyüşe davet edildi herkes.
Devam ediyor kar
Kaç gündür aralıklarla
Bu gün kutlama sahnesi gerçek olsun diye
İnadına sıklaştı kar tanecikleri…
Sarıkamış sahnesi tamamlandı sanki.
Ellerde bayraklar her yaştan insanlar
Bazen “şehitler ölmez”
Bazen dillerde “Allahü Ekber”
Yürüdük Eski Otagor’dan
Ellerde bayraklar, pankartlar.
İstikamet Şahin Tepesi…
Yürüyüş hızlı, heyecanlı,
Bazılarının kesildi nefesi.
Tepeye çıktıkça kar taneleri
Nasıl da başladı çoğalmaya.
Göz gözü görmez bir manzara…
Tarihi Sarıkamış olmasa da
Yaklaştı o günkü manzara.
Herkesin ayağında sağlam botları,
Üstünde kalın parkeleri, fesleri…
Bırakıp geldik biraz önce sıcak evleri,
Yanan sobaları, kaloriferleri…
Yaklaşık iki saat kar altında,
Üşümedik desem yalan olur
Lakin biraz sonra döneceğiz
Evimizde bizi bekleyen sıcaklığa.
Oysa Sarıkamış şehitlerinin
Ne ayağında vardı ne üstünde
Soğuktan koruyacak elbiseleri
Karavana umudu var mı idi
Kimse bilmiyor
Bir tas sıcak çorba hayal gibi…
Akşama ulaşılacak sıcak bir mekan
Üzerindekini kurutacak
Yırtılanın yenisini alacak
Bunların hayali bile uzak
Onların çilesini çekmesek de
Bembeyaz örtünün üzerinde
Yürüdük heyecanla,
Kimisine hatıra, kimine nostalji…
Birazdan yine sımsıcak evlerimize
Dönünce veda edecek şehitlerimize
Geriye kalansa üç beş resim
Kahramanları rahmet ve minnetle
Anmış olmanın huzuru…
O kahramanlar beyazlara
Gömülerek bulmuştu huzuru…
03/01/2016
Cemil UYGUN
YILIN SONU
Geçen günler senin ömründen giden,
Ecdadından kim kaldı hani deden,
Yılın sonu geldi sevinmek neden?
Sonumuz yaklaştı haberin var mı?
Yılın sonu geldi sevinmek neden?
Sonumuz yaklaştı haberin var mı?
Çalışmak yerine gölgede yattın,
Ne kadar günah çukuruna battın,
Yıl sonu hesabı nasıl kapattın?
Saçımız aklaştı haberin var mı?
Ne kadar günah çukuruna battın,
Yıl sonu hesabı nasıl kapattın?
Saçımız aklaştı haberin var mı?
Etrafta ne kadar insan elemde,
Yılın sonu kar zarar ne alemde?
Yarın ne olacak onu bilmem de,
Nefesler tekleşti haberin var mı?
Yılın sonu kar zarar ne alemde?
Yarın ne olacak onu bilmem de,
Nefesler tekleşti haberin var mı?
Eğlenme sınırsızca yılbaşında,
Huzuru bul ekmeğinde, aşında,
Yarın öbür gün musalla taşında,
Günlerin yaklaştı haberin var mı?
Huzuru bul ekmeğinde, aşında,
Yarın öbür gün musalla taşında,
Günlerin yaklaştı haberin var mı?
Sınırlı nefesler hepsi bir nimet,
Her boş zamanı bilelim ganimet,
Sonunda yaşamayalım hezimet,
Mahkeme yaklaştı haberin var mı?
Her boş zamanı bilelim ganimet,
Sonunda yaşamayalım hezimet,
Mahkeme yaklaştı haberin var mı?
30/12/2015
Cemil UYGUN
Cemil UYGUN
SARIKAMIŞ ŞEHİTLERİNE
Sarıkamış; yurdumun doğu ucu,
Denenmek istendi ordumun gücü,
Yazlık elbise askerin tek suçu,
Yiğide mezar oldun Sarıkamış.
Hazırlık yok, ne üstte var ne başta,
Kahramanların hepsi aynı yaşta,
İzleri kalmış bastıkları taşta,
Destanları yazar oldun Sarıkamış.
Savaşılan düşman yerine doğa,
Soğuk aman verir mi bu yokluğa?
Allahüekber denen azgın dağa,
Mezarlar kazar oldun Sarıkamış.
Masa başındaki hesap tutmadı.
Tüfekleri dondu, mermi atmadı,
Az kahraman beyazlara batmadı,
Hesaplar bozar oldun Sarıkamış.
Yarasın milletin bağrında yara,
Millet ak yerine bağladı kara,
Neye hizmet ettik hangi çıkara?
Yanlışları yazar oldun Sarıkamış.
Şehitlere dilerim bol bol rahmet,
Şefaat eylesin Sultanı Ahmet,
Bir daha görülmesin bu tür zahmet,
Kem gözle nazar oldun Sarıkamış.
30/12/2015
Cemil UYGUN
SAYILI GÜNLER
Ömür dediğin, yere düşen yaprak.
Herkesi bağrına basacak toprak.
Yanında istenmiyor hiçbir evrak.
Sayılı günler ne çabuk geçiyor!
Yanında istenmiyor hiçbir evrak.
Sayılı günler ne çabuk geçiyor!
Senin elinde mi dünyaya gelmek?
Başına gelecekleri de bilmek?
Hoşuna gitmeyen günleri silmek!
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Başına gelecekleri de bilmek?
Hoşuna gitmeyen günleri silmek!
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Kısa bir süre içinde barınma,
Manevi anlamda kirden arınma,
Gelecek zararlar için korunma,
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Manevi anlamda kirden arınma,
Gelecek zararlar için korunma,
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Dünya hayatı oyun ve eğlence,
Farkında olmazsın yarısı gece,
Vakit boldur diye aldanır nice,
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Farkında olmazsın yarısı gece,
Vakit boldur diye aldanır nice,
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Bir hayat yaşa, geride iz kalsın.
Dosta güven, düşmana korku salsın.
Çevrendekiler senden ibret alsın.
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Dosta güven, düşmana korku salsın.
Çevrendekiler senden ibret alsın.
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Kalsın hatırlanman için bir eser.
Gün gelince Azrail nefes keser.
Ahlakına hayran olsun nice ser.
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
Gün gelince Azrail nefes keser.
Ahlakına hayran olsun nice ser.
Sayılı günler ne çabuk geçiyor.
29/12/2015
Cemil UYGUN
Cemil UYGUN
YEŞİL ÇAMAŞ
Gelinkaya, Çamaş’ın
tepesinde,
Bir efsane herkesin nefesinde,
Değerlidir terazi
kefesinde,
Yeşilin tonlarında kayıp
Çamaş.
Deniz görünüyor çizgi
halinde,
Korgan tepesi kar, insan
belinde,
Gözlerin yaşarır serin yelinde,
Yeşilin tonlarında kayıp
Çamaş.
Şurası Çavuşbaşı,
şura Çayır,
Bazı yerler neden bu
kadar bayır?
Ayrı kalmaktan sarar
teni kahır,
Yeşilin tonlarında kayıp
Çamaş.
Bir tarafta
sessiz Aşağı Pazar,
Göze gelmiş sanırım
değmiş nazar,
Bir kaç
esnafı veresiye yazar,
Yeşilin tonlarında kayıp
Çamaş.
Yukarı Pazar dar yere
sıkışmış,
Eteğinde dereler çok
yakışmış,
Sevdalıları kaçamak bakışmış,
Yeşilin tonlarında kayıp
Çamaş.
Bereketlidir fındık ve mısırı,
Tarihi eskidir
geçer asırı,
İnsanında eksik olmaz
nasırı,
Yeşilin tonlarında kayıp
Çamaş.
Eksik olmaz yağmur ile
dumanı,
Kalabalık olur
fındık zamanı,
Sayılmayacak kadar
kahramanı,
Yeşilin tonlarında kayıp
Çamaş.
18/12/2015
Cemil UYGUN
SİNOP CEZAEVİNDEN
Ne yaptım ben, neden
buradayım?
Her yer demir kapı,
aradayım.
Sabah, akşam daim sıradayım,
Yanlış nerede, neden
burdayım?
Ne planlar vardı, ne
hayaller,
Nereye taşıdı bizi eller,
Yoksa bizi savurdu mu
yeller?
Yanlış nerede, neden
zordayım?
Kışlar sanki yaza
dönecekti,
Omuzumuzdan yük
inecekti,
Kötü saltanatı
sönecekti,
Yanlış nerede, neden
dardayım?
Güvenilen dağlara kar
yağdı,
Sebep biraz sol, biraz
da sağdı,
Hedef biraz bahçe, biraz
bağdı,
Yanlış nerde, neden
efkardayım?
Bu düzen değilmiş bize
göre,
Yere batsın geleneği,
töre,
Burnumda tüter doğduğum
yöre,
Yanlış nerede, neden
zordayım?
Bin defa pişman olsak ne
çare?
Nasıl iyileşir derin
yâre?
Gülü sevip karşı çıktık
hare,
Neden her zaman ah u
zardayım?
17/12/2015
Cemil UYGUN
10 Aralık Dünya İnsan
Hakları Gününde Cezaevi ziyaretinde, proğram esnasında başlangıcı yapılmış ve
daha sonra toparlanmıştır.
VEDA ETMEDEN
Üç
çeyrek asıra dokuz kala,
Bir
gece yarıda verdin mola,
Bir
telefonla herkes çıktı yola,
Veda
etmeden sessizce gittin.
Geride
bıraktın gözü yaşlıları,
Minicik
elleri, ak saçlıları,
İbret
alsın uysalı, dikbaşlıları,
Veda
etmeden sessizce gittin.
Ne
çok dostun, arkadaşın vardı,
Yolu
çıkmaza giren seni sorardı,
Herkesi
derin üzüntü sardı,
Veda
etmeden sessizce gittin.
Anladım
bu hayat seni yordu,
Üstlendiğin
görev gerçek zordu,
Yüreklere
düşen sanki kordu,
Veda
etmeden sessizce gittin.
Dilerim
rahat olsun hep yerin,
Semaya
kadar yükselsin ser’in,
Kaybetme
acısı çok da derin,
Veda
etmeden sessizce gittin.
Bu
gidişler hep zamansızdır,
Ayrılık acısı
amansızdır,
Ölümden
korkanlar imansızdır,
Veda
etmeden sessizce gittin.
10/12/2015
Cemil UYGUN
Ferhat
Balçık’ın ablası, Gökhan Tan’ın annesi, Şennaz’ın kayınvalidesi Sevil Tan’ın
ölümü üzerine yazılmıştır.
ŞİRİN ERFELEK
Bir zamanlar Cumayanı idi ismin,
Yeşillikler içinde ne güzel resmin,
Ormanlarla kaplı büyük bir kesimin,
Güzelliği saklayan şirin Erfelek.
Ormanlarla kaplı büyük bir kesimin,
Güzelliği saklayan şirin Erfelek.
Dağların arasında bir kuş yuvası,
Deniz, göl, şelale; ayrıdır doğası,
Her mevsimde kendine özgü havası,
Gönülleri aklayan şirin Erfelek.
Deniz, göl, şelale; ayrıdır doğası,
Her mevsimde kendine özgü havası,
Gönülleri aklayan şirin Erfelek.
Kuz Tepesinden kuş misali bakarsın,
Doğal kaynak olur ne güzel akarsın,
Resmini uzaktan görenleri yakarsın,
Moralleri yoklayan şirin Erfelek.
Doğal kaynak olur ne güzel akarsın,
Resmini uzaktan görenleri yakarsın,
Moralleri yoklayan şirin Erfelek.
Her mevsimde şelale ayrı bir güzel,
Ne güzel görünür suya düşen gazel,
Kestane ormanı göğe uzanan el,
Düşünceyi aklayan şirin Erfelek.
Ne güzel görünür suya düşen gazel,
Kestane ormanı göğe uzanan el,
Düşünceyi aklayan şirin Erfelek.
Bir ucu deniz, yaylası serin olur,
Meraklısı çeşitli meyveyi bulur,
Doğal oksijeni insan burda solur,
Ömüre ömür ekleyen şirin Erfelek.
Meraklısı çeşitli meyveyi bulur,
Doğal oksijeni insan burda solur,
Ömüre ömür ekleyen şirin Erfelek.
Sonunda üzerine baraj kuruldu,
Eriyen kar suları nasıl duruldu,
Çılgınca akan derelerin yoruldu,
Ziyaretçi bekleyen şirin Erfelek.
Eriyen kar suları nasıl duruldu,
Çılgınca akan derelerin yoruldu,
Ziyaretçi bekleyen şirin Erfelek.
01/12/2015
Cemil UYGUN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)